DepremzedelerIcinHukukRehberi

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ

DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ ACIMIZ BÜYÜK 6 Şubat depreminde zarar gören yurttaşlarımızın acısını yürekten paylaşıyor, kaybettiklerimizin yasını tutuyoruz. Yaralarımızı birlikte saracak, Yurttaşlarımızın hukukuna sahip çıkacağız.

Türkiye Barolar Birliği Yayınları : 410 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ ISBN: 978-605-9050-22-7 © Türkiye Barolar Birliği Birinci Baskı: Şubat 2023, Ankara İkinci Baskı: Şubat 2023, Ankara Türkiye Barolar Birliği Oğuzlar Mah. Barış Manço Cad. Av. Özdemir Özok Sokağı No: 8 06520 Balgat – ANKARA Tel: (312) 292 59 00 (pbx) Faks: 312 286 55 65 www.barobirlik.org.tr yayin@barobilik.org.tr Baskı ARCS Matbaa Zübeyde Hanım Mah. Aslanbey Cad. Tuna Han No: 101/2D İskitler / ANKARA 0 (312) 384 24 01 Sertifika No: 49427

4 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...................................................................................................... 5 A- CEZA HUKUKU YÖNÜNDEN:. ........................................................ 9 a) Ölüm meydana gelmişse: .......................................................................................... 9 b) Yaralanma meydana gelmişse:.............................................................................. 12 c) Ölüm ve yaralanma meydana gelmemişse:.................................................. 13 B- ÖZEL HUKUK YÖNÜNDEN.............................................................15 a- Mirasçılık Belgesi (Veraset İlamı) Alınması:................................................... 15 b- Delil Tespiti Yaptırılması:............................................................................................. 18 c- Maddi ve Manevi Tazminat Davaları:................................................................ 20 d- Zayi Belgesi Alınması:..................................................................................................25 e- Açılması Gereken Menfi Tespit ve Senet iptali Davaları:.......................26 f- İş Kanunu Kapsamında Olan İşçilerin Tazminat ve İşçilik Alacakları:.......................................................................................................26 g- İşverenin Yasal Hakları................................................................................................ 31 h- Çocuklara Özgü Düzenlemeler ve Çocukların Korunması ................. 31 C- İDARE HUKUKU YÖNÜNDEN....................................................... 37 a- Deprem Nedeniyle İdari Yargıda Açılabilecek Tazminat Davaları...37 b- İdari Yargıda Açılacak Dava Ne Zaman Nerede Açılmalıdır?........... 39 c- İdari Yargıda Açılacak Davalarda İspat............................................................ 40 d- Açılacak Davada Tazminat Miktarı..................................................................... 40 e- Yapıyı İnşa Eden Müteahhide veya Kamu Görevlilerine Açılan Soruşturma veya Ceza Davaları İdari Yargıdaki Davaları Nasıl Etkiler?.............................. 41 f- Devlet Memurlarının Hakları:.................................................................................. 41

5 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ D- VERGİ HUKUKU YÖNÜNDEN....................................................... 42 a- Depremde Yok Olan Mallar için Emsal Bedel Tespiti:..............................42 b- Amortismana Tabi Kıymetler için Amortisman Oranı Tespiti:.............42 c- Deprem Nedeniyle Beyan ve Ödemelerin Ertelenmesi .........................42 d- Vergi ve Cezaların Silinmesi..................................................................................... 43 e- Bağış ve Yardımların Gelirlerden İndirilebilmesi......................................... 43 E- SAĞLIK HUKUKU YÖNÜNDEN..................................................... 44 a- Tıbbi Müdahalelere Rızanın Verilmesi............................................................... 44 b- Sağlık Hizmetlerinin Sunulması ve Genel Sağlık Sigortası.................. 44 c- Ölümün Tespiti ve Ölünün Adli Muayenesi ile Kimliklendirilmesi... 46 d- Ölüden Organ ve Doku Nakli Yapılması............................................................47 F- AFETZEDELERE YIKILAN VEYA AĞIR HASAR GÖREN YAPILAR SEBEBİYLE KONUT VEYA İŞYERİ İÇİN SUNULAN DESTEKLER. ............... 49 a- Hak Sahipliği..................................................................................................................... 49 b- Hak Sahipliği Başvurusu........................................................................................... 49 c- Hak Sahibi Kabul Edilmeyen, Kredi Verilmeyen Durumlar................. 50 d- Hak Sahipliği ve Sunulan Destekler İle İlgili Diğer Önemli Hususlar.................................................................................... 50 G- ADLİ MÜZAHERET (ADLİ YARDIMLAŞMA). ............................. 52

6 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ ÖNSÖZ Ülkemiz 6 Şubat 2023 sabahına büyük bir deprem felaketiyle uyandı. Kahramanmaraş merkezli deprem, on bir ilimizde yıkımlara, can kayıplarına, ağır hasarlara sebebiyet verdi. On ilde olağanüstü hâl ilan edildi. Türkiye Barolar Birliği, depremzedelerle ve depremden etkilenen bölgelerle dayanışmak için çok sayıda faaliyeti eşanlı olarak hayata geçirirken, 1999 depremi sonrası hazırlanarak ilk baskısı hemen Ağustos 1999’da yapılan ve ardından 2001 yılında güncellenen “Depremzedeler İçin Hukuk Rehberi” adlı kitapçığımızı yeniden değerlendirme kararı aldı. Kendi döneminde büyük bir ihtiyacı karşılayan bu rehber, değişen mevzuat ve yeni ortaya çıkan çeşitli uygulamalar nedeniyle bugün aynı şekilde yayınlanabilecek durumda değildi; hem Birliğimizin hukuki birikimini hem de aradan geçen süredeki değişikliklere bağlı olarak yeni ortaya çıkan tecrübeyi yansıtacak şekilde yeniden ele alınması gerekiyordu. Bu amaçla depremden sonraki ilk kırk sekiz saat içerisinde harekete geçilerek, her bir başlık altındaki güncellemeleri yapmak üzere konunun uzmanı olan akademisyen ve avukat hukukçularla temasa geçilmiş; desteğini talep ettiğimiz meslektaşlarımızın hepsi bu gönüllü çalışmaya katılmışlar ve sorumluluklarını süresinde yerine getirerek bu rehberin sizlere güncel hâliyle ulaşmasını sağlamışlardır. Milletimize tekrar başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimizi iletirken, yirmi yılı aşkın süreçte, farklı dönemlerde çalışmaya emek koyanlara teşekkür ederiz. Yurttaşlarımızı hak ve adalet mücadelesinde asla yalnız bırakmayacağız. Umarız bu rehberi bir kez daha güncellememizi gerektirecek felaketler yaşanmaz. Şubat 2023

7 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ Sevgili Depremzedeler, Ülkemizin jeolojik yapısı, ne yazık ki bizi depremle birlikte yaşamayı öğrenmeye ve onun etkilerini en aza indirmeyi başarmaya zorluyor. Geçmişte olduğu gibi bugün bir kez daha depremin getirdiği büyük felaketi ve onun dayanılmaz acılarını yaşıyoruz. Geçecek zaman; belki bu büyük felaketin yaralarını kısmen saracak, yaşanan acıları bir nebze dindirecek yapılan yardımlar maddi zararları bir ölçüde telafi edecek. Ama ne kadar zaman geçerse geçsin ne ölçüde yardım yapılırsa yapılsın yaşanan acılar unutulmayacak, yitirdiğimiz canlar geri gelmeyecek, manevi kayıplar hiçbir biçimde karşılanamayacak. Bu bilinçle; ulusumuza başsağlığı ve geçmiş olsun diyor ölülerimize rahmet, yaralılarımıza şifa diliyoruz. Yaşanan her felaketin ardından; çevre ve halk sağlığı, yerleşim, barınma, beslenme, iletişim, güvenlik ve benzeri konularda alınmış ve alınması gereken önlemler, verilmiş ve verilmesi gereken hizmetler olduğu gibi hukuk alanında da yapılması gereken iş ve işlemler, alınması gerekenler vardır. Kamu kurumu niteliğinde Anayasal bir kuruluş olan Türkiye Barolar Birliği, yaşanan felaketin hukuki boyutu konusunda sizleri aydınlatmak ve hukuken yapılması gerekenlerle ilgili olarak zarara uğrayanları bilgilendirmek amacıyla, bu rehberi hazırlamayı görev bilmiştir. Depremde zarara uğrayan kişiler olarak, hukuken neler yapmanız gerektiğini ve haklarınızın neler olduğunu açıklamadan önce, önemli gördüğümüz bazı hususlara değinmek istiyoruz. Şöyle ki; Bütün insanların doğuştan sahip oldukları “vazgeçilmez haklar” olarak nitelenen “insan hakları” kavramının, siyasal sistem ve ideoloji duvarlarını aşarak evrenselleşmeye başladığı ve hatta “insan hakları ortak hukuku”na doğru evrilmekte olduğu günümüz dünyasında; “çevre hakkı” da uluslararası metinlerle temel insan hakları kapsamında kabul gören özgün bir haktır. Bu bağlamda Haziran 1972 Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı sonrasında yayımlanan Stockholm Bildirgesi’nde; “insan; kendisine

8 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ onurlu ve iyi bir yaşam sürmeye olanak veren nitelikli bir çevrede, özgürlük, eşitlik ve tatmin edici yaşam koşulları temel hakkına sahiptir ...” denilmiş ve ardından gelen 28 Ekim 1982 tarihli Dünya Doğa Şartı ile de, çevre hakkının uygulamaya konulması konusunda, devletlerin yükümlülükleri ile bireylerin olanaklarını belirleyen daha somut ilkeler öngörülmüştür. Uluslararası nitelikteki bu oluşumların etkisiyledir ki; “Ekolojik Çağ” adı verilen son çeyrek yüzyıl boyunca, yeni bir Anayasa hazırlayan ya da Anayasasını değiştiren devletlerin Anayasalarında olduğu gibi, bizim Anayasamızın 57. maddesinde de “Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler” hükmüne yer verilmiştir. Bugüne kadar yaşanan felaketler; başta yerel yönetimler olmak üzere, gelmiş geçmiş merkezi yönetimlerin gerek Anayasa’nın gerek imar yasa ve yönetmeliklerinin kendilerine yüklediği görev ve sorumlulukları yerine getirmediklerini ve /veya eksik ya da kusurlu yerine getirdiklerini açık seçik ortaya koymuştur. Bunun hukuktaki adı “hizmet kusuru”dur. O nedenle, yerel yönetimler ile merkezi yönetimin kendisi, deprem sonucu doğan tüm maddi ve manevi zararlardan dolayı, zarara uğrayanlara karşı “hizmet kusuru” ilkesi gereğince hukuken ve doğrudan sorumludur. Bu durumda devletin; vatandaşı, ne kadar sürede sonuçlanacağı ve sonuçlandığında tahsil imkânı olup olmayacağı belirsiz olan bir hukuk savaşına mecbur bırakmayıp, kamusal zarar yanında özel yani vatandaşın zararının da envanterini ivedilikle çıkartarak depremzedelerin tüm zararını karşılaması, tazmin ettiği bu zararı daha sonra ikincil derecede sorumlu ve kusurlu olan yüklenici, mimar, mühendis, yerel yönetim görevlisi gibi kişi ve kuruluşlara rücu etmesi gerekir. Aksi hâlde fiziki, teknik ve insan dokusu ile donanımındaki eksiklikler ve yetersizlikler nedeni ile olağan koşullarda dahi sağlıklı ve hızlı hukuk servisi yapmakta yetersiz kalan mevcut yargı birimlerinin, olağanüstü koşullarda adalet hizmeti vermesi, bu bağlamda açılacak binlerce davanın altından kalkması fiilen ve maddeten mümkün değildir.

9 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ Anayasanın 36. maddesi “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” hükmünü içermektedir. Yaşanan felaket sonrasında maddi ve manevi yönden zarara uğrayan vatandaşlarımızın sahip olduğu haklar ve hukuken yapmaları gerekenler hem ceza hukuku hem de özel hukuk ve kamu hukukunun ceza hukuku dışındaki alanları bağlamında aşağıdaki başlıklar şeklinde değerlendirilebilir.

10 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ A- CEZA HUKUKU YÖNÜNDEN: Cezai sorumluluk suçu gerçekleştiren kişiye, meydan gelen neticeye göre farklılaşabilmektedir: A) Müteahhitler, inşaat öncesi ve sırasında yapıyı mevzuata ve bilimin gereklerine uygun projelendirmekle, inşa etmekle ve yapının projesine uygun yapıldığını denetlemekle yükümlü mühendis, yapı denetçileri gibi teknik görevliler, binalara inşaat ruhsatı, yapı kullanma izin belgesi, veren görevli ve yetkililer, her aşamada denetim görevini yerine getirmeyen ilgili belediye, bakanlık yetkilileri bakımından: Yapının projelerinin mevzuata, fennin gereklerine uygun olmadığının, inşaat malzemesi kalitesinin standartlara uygun olmadığının, yapımda işçilik hataları olduğunun, yapıların inşaat ruhsatının ve projelerinin bulunmadığının veyahut mevzuata aykırı olduğunun, zemin yüzeyinin yapılaşmaya elverişli olmadığının, gerekli güçlendirmenin yapılmadığının, yapı statiğini zayıflatan mevzuata aykırı tadilatların yapıldığının veya denetimlerin hiç veya yeteri kadar yapılmadığının vb. tespiti hâlinde bu kişilerin cezai sorumluluğu söz konusu olabilecektir. Bu hususların tespiti için enkazlar kaldırılmadan önce binalardan bilirkişi eşliğinde beton, demir, kolon, kiriş numunelerinin alınması; gerek enkaz gerekse hasarlı binaların mümkünse kolonların demir yapısını gösterir biçimde fotoğraflanması, videoya alınması; uydudan yapıyı bulup koordinat adres tarih eklenerek fotoğrafların arşivlenmesi gibi yöntemler önerilmektedir. Aksi hâlde deliller yok olabilecektir. a) Ölüm meydana gelmişse: Ölenin ya da yaralananın eşi ve çocukları, eğer bunlar yok ise yakınları suçun işlendiği yerin Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyet dilekçesi vermelidirler. Ancak güvenlik sebebiyle başka bir il/ilçeye gitmeleri hâlinde bulundukları yer il/ilçe Başsavcılığına suçun işlendiği yer Başsavcılığına gönderilmek üzere de şikâyet dilekçesi verebilirler. Böyle bir şikâyeti, ölenin yakını, mirasçısı olmayan herhangi bir vatandaş da yapabilir. Ancak bu durumda, bu bir ‘’şikâyet’’ değil, suç ihbarı olur.

11 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ Gerçekte TCK’nın 85. maddesinde düzenlenen suç re’sen yani herhangi bir şikâyet ve suç ihbarı olmadan, haber alınması durumunda savcılık tarafından kendiliğinden takip edilmesi gereken bir suçtur. O nedenle, şikâyet dilekçesi verilmese de savcılık, re’sen soruşturma yapmak ve suç unsuru bulduğu takdirde kamu davası açmak zorundadır. Bununla birlikte suçtan zarar görenin de şikâyet dilekçesi vermesinde yarar vardır. Zira, savcılıkça re’sen yürütülen soruşturmada takipsizlik/kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi durumunda, sadece suçtan zarar gördüğü iddiası ile şikâyet dilekçesi veren taraf, bu karara karşı itiraz hakkı elde eder (CMK 173). Bu durumda itiraz yeri, takipsizlik/kovuşturmaya yer olmadığı kararı veren Cumhuriyet Başsavcılığının bağlı olduğu Ağır Ceza Mahkemesinin bulunduğu yerdeki Sulh Ceza Hakimliği olup, itiraz süresi de takipsizlik kararın tebliğinden itibaren 15 gündür. Şikâyet dilekçesi vermiş olsun veya olmasın, kamu davası açıldıktan sonra suçtan zarar gören, davaya müdahale hakkına sahip olup, bu hakkını davaya bakmakta olan Mahkemeye vereceği bir dilekçe ile kullanır. Müdahale isteğinin Mahkeme tarafından kabul edilmesi üzerine, suçtan zarar gören kişi veya kişiler davada taraf olma ehliyetini kazanırlar. Yani delil ileri sürebilirler, taleplerde bulunabilirler, dava ile ilgili düşüncelerini açıklayabilirler ve dava sonunda verilen hükümden tatmin olmazlar ise, bu hükmü temyiz edebilirler. Müdahale talebi Mahkeme tarafından kabul edilmediği takdirde, bu karara karşı hükümle birlikte istinaf/temyiz yoluna gidilmesi gerekir. * Deprem sonucu ölüm meydana gelmişse kasten insan öldürme suçu işlenmiş olacaktır. Uygulamada deprem sonucu ölümlerde genellikle kasten değil, basit ya da bilinçli taksirle insan öldürme suçu gündeme gelmektedir. Basit taksirde kişinin öngörmesi gereken bir netice bakımından gerekli dikkat ve özeni göstermemesi; bilinçli taksirde öngördüğü neticenin yetenek, şans gibi çeşitli gerekçelerle gerçekleşmeyeceğini umması, bu anlamda neticeyi kabullenmemesi söz konusudur. Olası kastta ise öngörülen netice “olursa olsun” düşüncesiyle kabullenilmektedir. Örnek olarak Kahramanmaraş Depremleri öncesi deprem bölgesi olan Kahramanmaraş ve üzerinde bulunduğu fay hattında yakın zamanda büyük

12 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ bir depremin beklendiği idari makamlarca ve kamuoyunca bilinmekteydi. Bu hususun uzun zamandır il afet riski azaltma planı raporları ve bilimsel çalışmalarla ortaya konulduğu (örnek olarak bkz. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası 02.03.2021 tarihli raporu; Kahramanmaraş Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünün 2020 yılı Kahramanmaraş İl Afet Risk Azaltma Planı) dikkate alındığında depremin gerçekleşeceğinin öngörüldüğü kabul edilmelidir. Böyle bir yerde bu tür yapıları inşa eden, inşa edilmesine seyirci kalan veyahut bu hususu denetlemeyen kişilerin böyle bir depremi öngördüğü ve ölüm neticesini “olursa olsun” diyerek kabullendiği açıktır. Bu nedenle bu kişiler olası kastla insan öldürme suçundan ceza almalıdırlar. Bu suçlarda olası kastın varlığını kabul etmek modern ceza hukukunun bir gereğidir. Karşılaştırmalı hukukta bu yönde birçok örnek vardır. Hukukumuzda ise konuya ilişkin olarak Yargıtay 12 Ceza Dairesi’nin 01.03.2013 tarih, 2012/11165-2013/4980 sayılı ve 06.04.2017 tarih 2017/172-2017/2866 sayılı kararlarından yararlanılabilecektir. Adli sürecin başlaması için ölenin eşi ve çocukları, eğer bunlar yok ise yakınları, kolluğa veya suçun işlendiği yerin Cumhuriyet Savcılığına suçun soruşturulması için dilekçe vermelidirler. Eğer deprem nedeniyle başka bir ile taşınılmışsa, dilekçe deprem olan il Cumhuriyet Savcılığına gönderilmek üzere o il Cumhuriyet Savcılıklarına da verilebilir. Yine ölenin yakınları değil üçüncü kişiler de suç duyurusunda bulunabilecektir. Dilekçenin doğrudan Cumhuriyet Savcılığına verilmesi önerilmektedir. Bu suçlarda belirli bir şikâyet süresi olmayıp, Yargıtay kararlarına göre zamanaşımı süresi depremin meydana geldiği günden itibaren hesap edilecektir. Bununla birlikte suçtan zarar görenin de şikâyet dilekçesi vermesinde yarar vardır. Zira; savcılıkça re’sen yürütülen soruşturma sonunda kovuşturmaya yer olmadığı (takipsizlik) kararı verilmesi durumunda, yukarıda ifade edildiği üzere suçtan zarar gördüğü iddiası ile şikâyet dilekçesi veren tarafın bu karara karşı itiraz hakkı olacaktır. Bu durumda ilgili sulh ceza hâkimliğine itiraz edilebilecektir. İtiraz süresi de takipsizlik kararının tebliğ edildiği tarihten itibaren on beş (15) gündür. Şikâyet dilekçesi vermiş olsun veya olmasın, dava açıldıktan sonra suçtan zarar gören, davaya müdahale hakkına sahip olup, bu hakkını davaya bakmakta olan mahkemeye vereceği bir dilekçe ile kullanır. Müdahale isteğinin mahkeme tarafından kabul edilmesi üzerine, suçtan zarar gören kişi veya kişiler davada taraf olma ehliyetini kazanırlar. Yani delil ileri

13 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ sürebilirler, taleplerde bulunabilirler, dava ile ilgili düşüncelerini açıklayabilirler ve dava sonunda bir üst mahkemeye başvurabilir, kararı istinaf ya da temyiz edebilirler. b) Yaralanma meydana gelmişse: Yaralanan kişi suçun işlendiği tarihten itibaren altı (6) ay içinde şikâyet dilekçesini suçun işlendiği yer ya da güvenlik sebebiyle başka bir il/ilçeye gitmesi hâlinde suçun işlendiği yer Başsavcılığına gönderilmek üzere geçici olarak bulunduğu il/ilçe Başsavcılığa şikâyet dilekçesini vermesi gerekir. Altı aylık şikâyet süresinin hak düşürücü süre olması sebebiyle, şikâyetçilerin bu zamanı kaçırmamaları önemlidir. Devam eden tedaviler ya da yaşanan şok sebebiyle söz konusu süreleri kaçırsalar dahi suçun, bilinçli taksirle işlendiğini belirterek şikâyet etme hakkını da kullanabilirler. Şikâyet dilekçesi ile müdahale konusunda yukarıda ölüm ile ilgili olarak söylenenler burada da geçerlidir. Ayrıca ölümle sonuçlanan hâllere ilişkin söylediğimiz hususlar yaralanma için de geçerlidir. Burada kasten insan yaralama suçu oluşacaktır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, bazı hâllerde suçun şikâyete bağlı olabileceğidir. Yani ceza soruşturmasının başlaması için yaralananın şikâyetinin gerekmesidir. Bu süre depremin meydana gelmesinden itibaren altı (6) aydır. Bu altı ayın geçmesi hâlinde insan yaralama suçundan dolayı adli sürecin başlaması kural olarak mümkün değildir. Yaralanan kişi dilekçeyi bizzat kendi ya da vekaletname verdiği kişi aracılığıyla vermelidir. Bu hâllerin başında hafif yaralanmalar diğer bir ifade ile yaralamanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olması gelmektedir. Diğer hâl ise ileri sürülenin aksine Savcılık tarafından suçun kasten değil taksirle işlendiği kanaatine varılmasıdır. Bilinçli taksirle işlenen yaralama suçu kural olarak şikâyete bağlı değilken, basit taksirle işlenen yaralama suçu şikâyete bağlıdır. Kısacası yaralanma hâlinde Savcının suç nitelendirmesine bağlı olarak hak kaybına uğramamak için yaralanan kişinin depremden sonra altı ay içerisinde suçun işlendiği yerin Cumhuriyet Savcılığına şikâyet dilekçesi vermesi gerekmektedir. Eğer deprem nedeniyle başka bir ile taşınılmışsa, dilekçe deprem olan il Cumhuriyet Savcılığına gönderilmek üzere o il Cumhuriyet Savcılıklarına da verilebilir.

14 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ c) Ölüm ve yaralanma meydana gelmemişse: Bu durumda mala zarar verme, kamu güvenliğinin kasten tehlikeye sokulması, imar kirliliğine neden olma, Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve Türk Ceza Kanunu hükümleri uyarınca görevi kötüye kullanma suçları gündeme gelebilecektir. Mala zarar verme hariç bu suçlar re’sen savcılık tarafından soruşturulması gereken suçlardır. Mağdurun bizzat ya da vekaletname verdiği kişi aracılığıyla o yer Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusu dilekçesi vermesi gerekmektedir. Eğer deprem nedeniyle başka bir ile taşınılmışsa, dilekçe deprem olan il Cumhuriyet Savcılığına gönderilmek üzere o il Cumhuriyet Savcılıklarına da verilebilir. Bu süre mala zarar verme bakımından altı (6) aydır. B) Olası depreme ilişkin gerekli önlemleri almayan, arama ve kurtarma çalışmalarının geç, eksik ya da hatalı başlaması neticesinde kayıpların artmasına sebep olan yetkililer bakımından: Bu kişiler bakımından kasten insan öldürme veya duruma göre görevi kötüye kullanma suçları gündeme gelecektir. Devletin vatandaşı depreme karşı koruma, depremin zararlarını en aza indirme konusunda pozitif bir yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülüğe aykırı davranan kamu görevlilerinin cezai sorumluluğu söz konusu olacaktır. Bu fiilleri delillendirmek için yetkililerden yardım taleplerini içeren resmî ya da sosyal medya yazışmaları, görevlilerin yardım talebini yerine getirmediğine ilişkin görüntüler vb. muhafaza edilmelidir. Bu tür olaylarda tanık da önemli bir diğer delildir. Bu suçlar re’sen Savcılık tarafından soruşturulması gereken suçlar olmakla birlikte, mağdur olan kişilerin bizzat ya da vekaletname verdiği kişi aracılığıyla o yer Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusu dilekçesi vermesi gerekir. Eğer deprem nedeniyle başka bir ile taşınılmışsa, deprem olan ile Cumhuriyet Savcılığına gönderilmek üzere o il Cumhuriyet Savcılıkları aracılığıyla da dilekçe verilebilir. C) Kamu görevlileri bakımından: Yukarıda sayılan suçları işleyen kamu görevlileri hakkında, özel bir soruşturma usulü söz konusudur. Görevine aykırı biçimde davranan bu kamu görevlileri hakkında ceza soruşturmasına devam edilebilmesi için ilgili kanunda belirtilen amirlerden izin alınması gerekmektedir. Bu nedenle savcılık suç duyurusunu aldıktan sonra ivedilikle toplanması gerekli ve kaybolma ihtimali bulunan delilleri tespitten başka hiçbir işlem yapmayarak soruşturma evrakının bir örneğini ilgili idari makama göndererek soruşturma izni

15 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ isteyecektir. Bu idari makam iddiaların soyut ve genel nitelikte olup olmaması, bulgu ve belgelere dayanıp dayanmaması gibi hususları inceleyerek soruşturma izni verilmesine veya soruşturma izni verilmemesine karar verecektir. Bu nedenle savcılığa verilen dilekçeler isim, adres gibi bilgileri içermeli, gerekçeli ve somut olmalıdır. Yine Cumhuriyet Başsavcılıkları ile izin vermeye yetkili idari makamlar, ihbar ve şikâyetler hakkında daha önce inceleme yapılmış olması veya dilekçede somut bir olay belirtilmemesi hâlinde işleme koymama kararı verebilecektir. İdari makam tarafından verilen soruşturma izni verilmemesine veya işleme koymama kararlarına karşı duruma göre Bölge İdare Mahkemesi veya Danıştaya itiraz edilebilecektir. Bu süre kararın tebliğinden itibaren 10 gündür. İtirazlar, öncelikle incelenir ve en geç üç ay içinde karara bağlanır. Verilen kararlar kesindir. Başsavcılık tarafından verilen işleme koymama kararı için ise itiraz yolu öngörülmemiştir. Başsavcılık kararı kesindir. Son olarak tüm süreçlerde Cumhuriyet Savcılığı soruşturmaya yer olmadığı veya takipsizlik yani kovuşturmaya yer olmadığı kararı kararları verebilecektir. Bunlara karşı ise ilgili sulh ceza hâkimliğine itiraz edilebilecektir. İtiraz süresi de takipsizlik kararının tebliğ edildiği tarihten itibaren on beş (15) gündür. Bu itiraz üzerine verilen karar kesindir. Herhangi bir nedenle kesinleşen kararlara karşı Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapılabilecektir. Bu süre kararın öğrenilmesinden itibaren otuz (30) gündür. Anayasa Mahkemesi bu otuz günlük süreyi tebliğ ile değil kararın UYAP Sistemi’nden görülmesi ile başlatabilmektedir. Kısacası kamu görevlilerinin görevi ile ilgili suçlardan yargılanması uzun ve sabır isteyen bir süreçtir. Özel bir usule tabi olması nedeniyle süreleri kaçırmamak için takibi önem arz etmektedir. Bir cezasızlık biçimi olarak uygulamada ne yazık ki gerekçe dahi göstermeden soruşturma izni vermeme ya da işleme koymama kararları verilebilmektedir. Depremde yaşanan ölümlere ilişkin kamu görevlileri hakkında verilen işleme koyamama, soruşturma izni vermeme gibi kararların yaşam hakkını ihlali ettiğini belirten Anayasa Mahkemesinin 2012/752 başvuru numaralı ve 17.09.2013 tarihli Serpil Kerimoğlu ve diğerleri kararından ve yine AİHM’in 14350/05, 15245/05 ve 16051/05 başvuru numaralı Özel ve diğerleri/Türkiye kararından yararlanılabilecektir.

16 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ B- ÖZEL HUKUK YÖNÜNDEN a- Mirasçılık Belgesi (Veraset İlamı) Alınması: Deprem sonucu ölüm meydana gelmiş ise, ölenin mirasçılarının mirasçılık sıfatını ispat edebilmesi için öncelikle mirasçılık belgesi (veraset ilamı) alması gereklidir. (Türk Medeni Kanunu md. 598) Yasal mirasçılardan biri, mirasçılık belgesini (veraset ilamını) Noterliğe veya Oturduğu yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesine tek başına başvurarak alabilir. Nüfus kayıtlarına göre yasal mirasçı olmayanlar, nüfus sicil müdürlüğüne ölüm belgesi bildirilemediği için nüfus kayıtlarında halen sağ görünen kişilerin mirasçıları, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayanlar veya çift vatandaşlık durumu olanlar, mirasçılık belgesini noterlikten isteyemez, bu hâlde mirasçılardan biri oturduğu yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesine başvurabilir. (Noterlik Kanunu md. 71/B, HMK md. 11) Mirasçılık sıfatının ispatı ve dolayısıyla mirasçılık belgesi, ölenin tarafı olduğu davaların takip edilebilmesi yanında ölümden itibaren dört (4) ay içinde yerine getirilmesi gereken veraset intikal vergisi beyannamesi için de gereklidir. Mirasçılık belgesinin alınabilmesi için gerekli belgeler şunlardır: Eğer noterliğe başvuruluyorsa; başvuranın TC kimlik numarasının yazılı olduğu kimlik belgesi, yasal temsilcinin veya vekilin başvurması hâlinde temsilci olduğunu ispat eden belge (mahkeme kararı, vekâletname vs.) Eğer sulh hukuk mahkemesine başvuruluyorsa; dilekçe yanında başvuranın TC kimlik numarasının yazılı olduğu kimlik belgesi, ölenin nüfus kayıt örneği, ölüm belgesi, yasal temsilcinin veya vekilin başvurması hâlinde temsilci olduğunu ispat eden belge (mahkeme kararı, vekâletname vs.)

17 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ 6.02.2023 deprem sonrasında Ohal ilan edilen illerde bulunan veya yaşanan deprem felaketi nedeniyle Ohal ilan edilen illerden ayrılmak zorunda kalanların; - Ülke çapındaki tüm sulh hukuk mahkemelerinden mirasçılık belgesi almak için talepte bulunabilecekleri, - 4539 sayılı Kanununda yer alan başvuru ve temsile ilişkin kolaylaştırıcı düzenlemelerin ve istemleri halinde adli yardımdan yararlandırılmalarına ilişkin hükmün dikkate alınması gerektiği, - Kanunda sayılan istisnalar dışında ülke çapındaki tüm noterliklerden mirasçılık belgesi almak için talepte bulunabilecekleri, Mirasçılık belgelerinin düzenlenmesinde öncelikle resmi kayıtların esas alınması, resmi kayıt bulunmaması halinde diğer muteber delillerin ikame edilmesi gerektiği, Hangisinin önce veya sonra vefat ettiği tespit edilemeyenlerin aynı anda ölmüş sayılacaklarının ve aynı anda ölmüş sayılmaları nedeniyle birbirlerine mirasçı olamayacaklarının dikkate alınması gerektiği, konulu resmî yazı 24.02.2023 tarihi itibariyle Sulh Hukuk Mahkemelerine ve Noterlere gönderilmiştir. * 4539 sayılı Doğal Afet Bölgelerinde Afetten Kaynaklanan Hukuki Uyuşmazlıkların Çözümüne ve Bazı İşlemlerin Kolaylaştırılmasına İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabulü Hakkında Kanun Madde 4 – Doğal afete maruz kalanları ilgilendiren veraset belgelerinin alınmasında öncelikle resmi kayıtlar esas alınır. Resmi kayıt bulunmaması halinde diğer muteber deliller ikame edilir. Dolayısıyla öncelikle ölümün nüfus siciline kaydı gereklidir. Nüfus siciline ölümün kaydı için ölüm olayı, ilgili yönetmeliğe göre düzenlenen ölüm belgesiyle on (10) gün içinde nüfus sicil müdürlüğüne bildirilir. Doğal afetlerde vali veya kaymakam tarafından görevlendirilen memurlar ölümü bildirmekle yükümlüdür. Ölümün tespiti ve ölünün adli muayenesi bu rehberin sağlık hukukuna ilişkin kısmında açıklanmıştır. Eğer kişinin cesedine ulaşılamamış ancak öldüğü düşünülüyorsa bu hâlde duruma göre ölümüne kesin gözle bakılan bir olayda kaybolduğu kabul edilerek “ölüm karinesi” hükümleri uygulanır. Ancak kişinin enkaz-

18 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ dan sağ çıkmış olması ihtimal dahilinde ise bu hâlde “gaiplik” karinesi hükümleri uygulanır. Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 32. maddesine göre “Bir kimse ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumlar içinde kaybolursa, cesedi bulunamamış olsa bile müracaat edilen yerin mülkî idare amirinin emri ile ölüm tutanağı düzenlenerek ölüm olayı işlenir. Bu madde uyarınca işlem yapılabilmesi için ölüm karinesi bulunan kişinin alt veya üst soyundan bir kişinin ya da kardeşlerinin, bunlar yoksa mirasçılarının dilekçe ile başvurarak olayı belgelendirmeleri ya da yetkili makamların durumu resmî bir yazı ile nüfus müdürlüğüne bildirmeleri gereklidir”. Böyle bir durumda öldüğü düşünülen kişinin altsoyundan veya üstsoyundan bir kişi, kardeşleri, yoksa mirasçıları nüfus müdürlüğüne herhangi bir süre geçmesini beklemeden yazılı olarak başvurabilir. Eğer kişinin ölümüne kesin gözle bakılmıyorsa Türk Medeni Kanunu’nun 32. maddesine göre “Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir”. Dolayısıyla böyle bir durumda mirasçı olabilecek kişiler kaybolan kişinin son yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesine en erken depremden itibaren bir (1) yıl sonra başvurabilir. Altı (6) ay arayla iki kez ilan verildikten sonra kişinin yaşayıp yaşamadığı hakkında bilgi edinilemezse gaiplik kararı verilir ve ölüme bağlı haklar gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır. Depremde aynı aileden birden fazla kişinin ölmesi hâlinde, hangi aile üyesinin daha önce öldüğü tespit edilemezse, “birlikte ölüm karinesi” geçerli olur. Türk Medeni Kanunu’nun 29. maddesine göre “Birden fazla kişiden hangisinin önce veya sonra öldüğü ispat edilemezse, hepsi aynı anda ölmüş sayılır”. Aynı anda ölmüş sayılmaları hâlinde ölen kişiler birbirine mirasçı olamaz. Eğer mirasçılar mirası reddetmek istiyorsa ölümden itibaren üç ay içinde ölenin son yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla ret hakkını kullanabilir. Eğer mirasçılar ölümü daha geç öğrenmişse süre ölümü öğrenmelerinden itibaren işler.

19 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ b- Delil Tespiti Yaptırılması: Bina, dükkân gibi taşınmaz veya otomobil, kamyon, mobilya, mefruşat vb. gibi taşınır mallarda oluşan maddi zararlardan dolayı, gerek idarelere karşı gerekse özel kişilere karşı açılabilecek tazminat davalarına esas olmak ve delil teşkil etmek üzere hasarlı malların bulunduğu yerdeki Sulh Hukuk veya asıl davada hangi mahkeme görevli olacak idiyse o mahkemeye yazılı olarak (dilekçe) başvuruda bulunularak delil tespiti yaptırmak gerekmektedir. İdarenin hizmet kusuruna dayalı olarak tazmin yükümlülüğü kapsamında idare mahkemelerinde dava açılacak ise idare mahkemelerinden de dava açıldıktan sonra (uygulaması çok olmamakla birlikte) delil tespiti yaptırılması istenebilir. Ancak sulh ve asliye hukuk mahkemelerinde uygulanırlık hızlı ve daha çabuk olacağından sürelere riayet açısından bu mahkemelerin tercih edilmesi daha uygun olacaktır. Yargısal süreçlerin hızlı ve güvenilir işletilebilmesi için destek verebilecek üniversiteler, meslek odaları, enstitüler ve derneklerden faydalanılması yerinde olacaktır. 4539 sayılı Doğal Afet Bölgelerinde Afetten Kaynaklanan Hukuki Uyuşmazlıkların Çözümüne ve Bazı İşlemlerin Kolaylaştırılmasına İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabulü Hakkında Kanun Madde 1 – Doğal afet bölgelerinde afete maruz kalanların, afetten kaynaklanan hukuki uyuşmazlıkların çözümü amacıyla delillerin tespitine ilişkin istemleri, ispat olunacak olay ile tanıklar ve bilirkişiye sorulacak sorulara ilişkin konuları belirten ve üç nüshadan oluşan bir dilekçenin verilmesi veya mahkeme kalemine yapılacak sözlü başvurunun tutanağa geçirilmesi suretiyle yapılır. Ölüm, gaiplik veya yaralanma gibi nedenlerle delil tespiti yaptıramayacak durumda olanların eşleri ile üçüncü dereceye kadar kan veya sıhri hısımları da delil tespiti isteminde bulunabilirler. Delil tespitine ilişkin başvurular, mahkemece öncelikle incelenir ve karara bağlanır. Madde 2 – Doğal afet bölgelerinde avukatlar, vekaletname verme şartı aranmaksızın, istem sahiplerince verilen yetki belgesi ile kayıtlı bulundukları baro tarafından düzenlenen kimlik belgesini ibraz etmek suretiyle bu Kanunun 1 ve 4 üncü maddelerinde öngörülen işlemleri yapabilirler.

20 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ Delil tespit istemi başvurusunu zarara veya hasara uğrayan malların sahibi olan kişilerin, bunlar sağ ise kendi, sağ değil ise mirasçılarından herhangi birinin yapması ve başvuru dilekçesinde hasara uğrayan malvarlığının durumu ile zarar miktarının tespitini istemesi önemlidir. Vatandaş olarak bizzat veya vekillerinizin notere başvurusu ile internette yer alan haberleri, videoları (özellikle yapı kayıt belgelerinin yok edilmeye çalışıldığı haber ve videoları) e-tespit yoluyla tespit ettirip kanıt niteliğinde resmileştirebilmek de mümkündür. Yapı enkazının ya da hasar gören taşınır malların delil tespiti yapılmadan kaldırılmış olması veya başkaca bir mücbir nedenle delil tespiti yaptırmak mümkün olmadığı takdirde Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair 7269 sayılı yasanın 13/a maddesi ile yetkilendirilen kurum ve kuruluşlarca düzenlenmiş olan Hasar Tespit Raporlarına da açılacak tazminat davalarında delil olarak dayanmak mümkündür. Aynı zamanda yetkili kurum ve kuruluşlarca düzenlenmiş emsal hasar tespit raporlarına da delil olarak dayanmak mümkündür. Binanızdaki hasar oranının tespiti ve buna ilişkin itirazlar hangi süre içerisinde nasıl yapılır? Deprem sonucunda binada oluşan hasarı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkilileri tespit eder. Bakanlık yetkilileri, kolon kiriş ve taşıyıcı aksamları incelemek suretiyle depremde zarar gören her bina için hasar derecelerini tespit ederek; hasarsız, hafif hasarlı, orta hasarlı, ağır hasarlı ve acil yıktırılacak şeklinde değerlendirme yapar. Acil yıktırılacak binalar mülki amirin kararıyla derhal boşaltılarak yıkımı için üç (3) gün süre verilir. Karara bu süre içerisinde itiraz edibilir ve itirazla ilgili karar üç (3) gün içinde verilir. Binanın sahibi orada yoksa bildirim ilân yoluyla yapılır ve ilân tarihinde öğrenmiş sayılır. Binaları hasarsız olarak tespit edilenlerin veya gayrimenkullerinin hasar tespiti hiç yapılmayanların, yargı yoluna gitmeden önce, ilan tarihinden itibaren otuz (30) gün içinde ilgili idareye başvurmaları zorunludur. Acil yıkılacaklar dışındaki hasar bildirimlerine hasar derecesinin artırılması ya da azaltılması amacıyla otuz (30) gün içinde itiraz edilebilir. Hasar tespit raporları ancak asıl işlemlerle birlikte dava konusu edilebilir. Hasar tespit sorgulama ve itiraz işlemleri e-devlet üzerinden yapıabilmektedir.

21 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ Ancak açılacak davalarda, özellikle kamu idareleri aleyhine açılacak davalarda idarelerin taraf olacağı ve idarelere de kusur yüklenebileceği de dikkate alındığında, zarar-ziyan tespitlerinin kamu idaresinin insafına bırakmadan depremzedeler tarafından, sayılan mahkemelere başvurularak yaptırılması, gerçeğin açığa çıkarılması yönünden daha isabetli olacaktır. c- Maddi ve Manevi Tazminat Davaları: Depremde ölüm, yaralanma gerçekleşmesi hâlinde ölenin mirasçıları ile belirli yakınları ve yaralanan kişiler, taşınır veya taşınmaz malları zarar gören kişiler, aşağıda açıklanan durumlarda, maddi ve manevi tazminat isteme hakkına sahiptir. Öncelikle depremde meydana gelen zarar, deprem sebebiyle yıkılan, yarılan, düşen yapı eserinin kötü yapılmış veya gereği gibi bakılmamış olmasından kaynaklanmalıdır. Söz konusu yapı eseri bina, kule, direk, asansör, yol, köprü, kaldırım, pist, iskele gibi toprağa geçici veya sürekli olarak bağlı durumda bulunan ve insan eliyle yapılmış her tür yapıdır. Yapı eserinin kötü yapılması bilimsel, fenni, teknik kurallara uygun yapılmaması anlamına gelir. İmar kurallarına ve bilimsel kurallara aykırı biçimde yapılması hâlinde eserin (binanın) kötü (ayıplı) olduğu sonucuna varılır. Eğer binada oturan veya işyeri sahibi kişiler, yapının taşıyıcı kısımlarına zarar verdiği takdirde (duvarları yıkmak, kolonları kesmek gibi) bu davranış “müterafik (birlikte) kusur” sayılır ve duruma göre yapının kötü yapımıyla zarar arasındaki nedensellik bağının kesildiği sonucuna varılırsa sorumluluk doğmayabilir, nedensellik bağının kesilmediği sonucuna varılırsa tazminata hükmedilebilir. Depremde yıkılan yapılar sebebiyle enkaz altında kalan kişilerin aranıp kurtarılması konusundaki faaliyetlerin idare tarafından zamanında, bilimsel ve teknik kurallara uygun biçimde yerine getirilmemesi sebebiyle gerçekleşen ölüm ve yaralanma nedeniyle zarar gören kişiler de maddi ve manevi tazminat isteme hakkına sahiptir. Bu konu idari yargıyla ilgili başlık altında açıklanmıştır. i- Sorumluluğun Dayanağı ve Sorumlunun Belirlenmesi Eğer bina veya benzeri bir yapı eseri yıkılmış veya yıkılmasa da hasarlı hale gelmiş ise;

22 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ Zarar gören, kiracıysa kira sözleşmesine dayanarak kiraya veren kişiye karşı tazminat davası açabilir. Eğer yapı yıkılmamış ve onarılabilir durumdaysa kiraya verenden ücretsiz olarak ayıbın giderilmesini isteyebilir. Ancak kiraya verenin bir kusuru bulunmuyorsa tazminat ödemekten kurtulabilir ancak onarma yükümlülüğünden kurtulamaz. Zarar gören, konut veya işyerinin sahibiyse satış sözleşmesine dayanarak satın aldığı kişiye karşı ya da eser sözleşmesine dayanarak yükleniciye (müteahhit) karşı tazminat davası açabilir. Eğer yapı yıkılmamış ve onarılabilir durumdaysa satıcıdan veya yükleniciden ücretsiz olarak ayıbın giderilmesini ya da ayıp oranında bedelin indirilmesini isteyebilir. Yapı yıkılmış veya ağır hasarlı hale gelmişse satış sözleşmesinde veya eser sözleşmesinde yapının sahibinin sözleşmeden dönme hakkı da saklıdır. Satıcı doğrudan zararları gidermekten ve onarma yükümlülüğünden kusuru olmasa bile kurtulamaz, ancak dolaylı zararları gidermekten kusuru olmadığını kanıtlayarak kurtulabilir. Zarar gören, konut veya işyerinin sahibiyse Yapı Denetimi Hakkında Kanun gereğince yapı denetim kuruluşları, denetçi mimar ve mühendisler, proje müellifleri, laboratuvar görevlileri ve yapı yüklenicisine (müteahhidine) karşı tazminat davası açabilir. Yapının ruhsat ve eklerine, fen, sanat ve sağlık kurallarına aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılması bu yasaya göre sorumluluk sebebidir. Zorunlu deprem sigortası (DASK) bulunan yapılar için Doğal Afet Sigortaları Kurumu, depremden dolayı meydana gelen maddi hasarlar için 25.11.2022’den itibaren 640.000 TL üst sınırına kadar olmak üzere ev sahibi olan sigortalıya sigorta tazminatı öder. Afet Sigortaları Kanunu madde 13’e göre “Zorunlu deprem sigortası bulunan ve deprem nedeniyle hasar gören binalara ilişkin tazminat, gerekli bilgi ve belgeler ile hasar tespitinin tamamlanmasını müteakip en geç otuz gün içinde ödenir”. Zarar görenler bu kapsamda olmak üzere Alo Dask 125, e-Devlet veya SMS üzerinden başvuruda bulunabilir. İsteğe bağlı deprem sigortası bulunan yapılar için sigortalıya sigorta şirketi tarafından sigorta poliçesindeki üst sınıra bağlı olarak meydana gelen maddi hasar için sigorta tazminatı ödenir.

23 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ Zarar gören ile arasında sözleşme ilişkisi olsun olmasın zarar görenler, yüklenici, denetçi mimar ve mühendisler gibi kusurlu kişilere ve kusuru olsun olmasın yapı eseri sahibine karşı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiil hükümlerine göre tazminat davası açabilir. Yüklenici, denetçi mimar ve mühendisler gibi yapının kötü yapılmasında her tür kusuru, ihmali bulunan kişiler, yapıda otursun oturmasın o yapı sebebiyle zarar gören herkese karşı sorumlu olur, bu kişilere karşı tazminat davası açılabilir. Yüklenicinin, binayı projelendiren mimarın, denetleyen mühendisin bilimsel ve teknik esaslara uygun şekilde davranmamaları, kalitesiz malzeme ve işçilik kullanmaları hâlinde kusurlu davrandığı kabul edilir. Yapı eseri sahibi Türk Borçlar Kanunu madde 69 gereğince yapı eserinin yapımındaki bozukluk veya bakımındaki eksiklik sebebiyle doğan zarardan yapıda otursun oturmasın o yapı sebebiyle zarar gören herkese karşı, kötü yapım veya bakımdan ötürü kusuru bulunmasa dahi sorumlu olur, bu kişiye karşı tazminat davası açılabilir. Zarar gören kişiler, yerel yönetimlere veya valiliklere ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği (eski adıyla Bayındırlık ve İskân) Bakanlığına tazminat davası açabilir. İmar Kanunu’na göre yapıya kat, inşaat ve oturma izni veren ya da imara ve iskana açılmaması gereken alanı imara açan yerel yönetimler ile imar planlarını onaylayan ve ruhsat veren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı sorumludur. Türk Borçlar Kanunu’na göre farklı hukuki sebeplerle zarardan sorumlu olan kişiler zarar görenlere karşı müteselsil olarak sorumlu olur, bu nedenle tazminat davası açma hakkına sahip kişiler aynı davada hepsine birden veya istediği birine veya birkaçına karşı dava açabilir. ii- Tazminat İsteyebilecek Kişiler ve İstenebilecek Zararlar Deprem sebebiyle hasar gören veya yıkılan yapılar sebebiyle, Ölüm gerçekleşmişse ölenin yasal mirasçıları, cenaze giderlerinin ve eğer ölüm hemen gerçekleşmemişse karşılanmamış tedavi giderlerinin ve iş göremediği sürede meydana gelen kazanç kaybının giderilmesini isteyebilir; ölenin ölmeden önce süregelen maddi desteğini veya ölmeseydi gelecekteki muhtemel maddi desteğini kaybeden

24 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ kişiler (ölenin birlikte yaşadığı kişi, çocuğu, anne babası, nişanlısı gibi), destekten yoksun kalma zararının giderilmesini isteyebilir; ölenin yakınları (eş, anne, baba, çocuk gibi) ayrıca manevi tazminat isteyebilir. Beden bütünlüğü bozulmuşsa (yaralanma, hastalık, engellilik gibi), yaralanan kişi, karşılanmamış tedavi giderlerinin, dürüstlük çerçevesinde yapılan bakım giderlerinin, geçici iş göremezlik hâlinde çalışamadıkları süreyle sınırlı olarak uğradığı maddi zararın (yoksun kalınan kazanç), çalışma gücünde kalıcı bir eksilme var ise, fiilen çalışmıyor olsa bile, sürekli iş göremezlik zararının giderilmesini isteyebilir ve ayrıca manevi tazminat isteyebilir. Ağır yaralanma hâlinde yaralananın yakınları sadece manevi tazminat isteyebilir. Taşınır veya taşınmaz malların kısmen veya tamamen hasara uğraması hâlinde, mal sahipleri malda meydana gelen değer kaybı, onarım giderleri, onarım süresince malın kullanılamaması sebebiyle yapılan masraflar gibi maddi zararların giderilmesini isteyebilir. Taşınır ve taşınmaz malları kısmen veya tamamen hasara uğrayanlar; yukarıdaki (B/b) maddede açıklandığı biçimde delil tespiti yaptırmış iseler bu tespit aşamasında belirlenen zararı, tespit yaptırmamış iseler zararın kapsamını zarar görenin ispat yükü bulunmaktadır. Uğranılan zararın tutarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Destekten yoksun kalma zararına veya cismani zarara uğrayanların zararı aktüerya uzmanı bilirkişilere hesaplatılır, başlangıçta zarar gören zarar tutarını tam bilemediği takdirde belirsiz alacak davası açabilir. Açılacak davalarda davacılar, zarara olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesini istemelidir. iii- Davaların Tâbi Olduğu Süreler Davaların tabi olduğu süreler bakımından idareye karşı açılan davalar ile diğerleri arasında ayrım yapılır. İdare dışında kişilere karşı hukuk mahkemelerinde açılacak davalarda talep ve dava hakkının tabi olduğu zamanaşımı süresi;

25 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ Yapıda meydana gelen zarar satıcının veya yüklenicinin ağır kusurundan (kast veya ağır ihmal) kaynaklanıyorsa yirmi (20) yıldır, ağır kusur yoksa taşınmaz yapılar için beş (5) yıl, taşınırlar için iki (2) yıldır. Dava sigorta sözleşmesine dayanıyorsa sigorta tazminatı alacağının muaccel olmasından itibaren iki yıl, herhâlde rizikonun gerçekleşmesinden itibaren altı (6) yıldır. Yapı Denetimi Hakkında Kanun’a dayanarak yapı yüklenicisine, yapı denetim firmasına, eser sahibi mimara, denetçi mimar veya mühendise, laboratuvar görevlilerine karşı açılan dava için yapının taşıyıcı sistemi için on beş (15) yıl, taşıyıcı olmayan diğer kısımları için iki (2) yıl olup bu süre yapı kullanma izninin alınmasından itibaren işler. Dava haksız fiile ilişkin Türk Borçlar Kanunu hükümlerine dayanıyorsa zararın ve sorumlunun öğrenilmesinden itibaren iki (2) yıl, her durumda “fiilin işlendiği tarihten başlayarak” on (10) yıldır. Zarar yapının kötü yapıldığı tarihte değil depremle birlikte doğduğu için amaca uygun yorumla on (10) yıllık sürenin deprem tarihinde işlemeye başlayacağı kabul edilir. Ayrıca tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. Dolayısıyla haksız fiile dayanan tazminat davasının tâbi olduğu zamanaşımı süresi, olası kastla öldürme hâlinde yirmi (20) yıl, bilinçli taksirle öldürme hâlinde on beş (15) yıldan az olmaz. iv- Görevli ve Yetkili Mahkeme Kiraya verene, satıcıya, yükleniciye, sigorta şirketine karşı sözleşmeye dayanarak açılan davaların davalıların yerleşim yeri veya depremin olduğu yerdeki hukuk mahkemelerinde açılması gerekir. Kira sözleşmesinde Sulh Hukuk Mahkemesi, konut için yapılan satış, eser (yüklenicilik), sigorta sözleşmesinde Tüketici Mahkemesi, ticari davalarda Ticaret Mahkemesi görevli mahkemedir. Tüketici Mahkemesinin bulunmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi Tüketici Mahkemesi sıfatıyla görevlidir. Tüketici uyuşmazlıklarında ve ticari uyuşmazlıklarda kural olarak arabuluculuk dava şartı kabul edildiği için dava açmadan önce arabuluculuk süreci için başvuruda bulunulması gerekir. Bu başvuru yetkili mahkemenin bulunduğu yerdeki arabuluculuk bürosuna (Adliye Binasında), arabuluculuk bürosunun bulunmadığı yer-

26 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ lerde bu iş için görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılır ve büro tarafından arabulucu tayin edilir. Ancak arabuluculuk görüşmesinde anlaşma şartı bulunmamaktadır, anlaşmanın sağlanamadığına dair tutanakla birlikte dava açılabilir. Arabuluculuk ilk görüşmesine geçerli mazereti olmaksızın katılmayan taraf davada haklı çıksa dahi yargılama giderlerine katlanmak zorunda kalır. Yükleniciye, projelendiren mimara, denetleyen mimar veya mühendise, yapı denetim firmasına ya da yapı sahibine karşı açılacak dava haksız fiil hükümlerine dayanıyorsa davacı, davalının yerleşim yerindeki, depremin olduğu yerdeki veya kendi (davacının) yerleşim yerindeki Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açabilir. d- Zayi Belgesi Alınması: Ticaret ile uğraşanlar, serbest meslek erbabı olanlar vergi ve diğer yasaların emrettiği defter ve kayıtları tutmak ve yasaların öngördüğü sürece bunları saklamak zorundadırlar. Deprem sonucu sözü edilen defter ve kayıtların kayıp olmuş veya hasar görmüş olması muhtemeldir. Bu durumda ve ileride vergi yasaları yönünden kusurlu duruma düşmemek ve ceza ödememek için Türk Ticaret Kanunu’nun 82. maddesi gereğince, işyerinin bulunduğu yerdeki Ticaret, yok ise Asliye Hukuk Mahkemesine yazılı bir dilekçe ile başvurmak sureti ile zayi belgesi alınması gerekmektedir. Türk Ticaret Kanunu’nun 82. maddesinde, her ne kadar zayi belgesi alınması için öngörülen süre, anılan belgelerin kaybolduğunun veya hasar gördüğünün öğrenildiği tarihten itibaren otuz (30) gün olarak belirtilmiş ise de; yaşanan deprem felaketi sonrasında 1.9.1999 tarihli ve 23804 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 574 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bu süre iki (2) aya çıkartılmış ve mükelleflerin il veya ilçe idare kurullarından aynı süre içinde alacakları zayi belgeleri de yetkili mahkemeden alınmış belge hükmünde sayılmıştır. 06.02.2023 tarihinde meydana gelen depremle ilgili de böyle bir tarihin belirlenmesi beklenir. Zayi belgesinin alınması Vergi Usul Kanunu’nun defter ve belgelerin ibraz yükümlülüğüne bağlı yaptırımları ortadan kaldırması bakımından önemlidir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1